Kategoriler

Hisseler

4 Nisan 2010 Pazar

İhracat artışı, krizden çıkış ve istihdam

İhracatın Mart ayı rakamı 10 milyar dolar oldu. Böylelikle ocak-mart dönemi ihracatı da, 25.6 milyar dolar olarak sonuçlandı. 
Geçen yıl aynı dönemde 21.2 milyar dolar olmuştu. 4.2 milyar dolarlık bir artış. Başarı denilecek düzeyde bir fazlalık sağlanmıştır. İhracattaki artış, ekonomide düzelmenin işareti olmaktadır. Bir anlamda, etrafımıza ve özellikle komşularımıza baktığımızda, bizde küresel krizden çıkış süreci başlamıştır demektir bu durum. Böylelikle önümüzdeki dönemde üretim artışı, kapasite kullanımında yükseliş, yatırımlarda hareketlilik görebileceğiz yorumunu yapabiliriz... Kaldı ki TEPAV tarafından yapılan perakende endeksi mart verileri de, geleceğe ilişkin beklentilerin "pozitif" anlamda sonuç vermeye başladığını göstermektedir. Bu çalışmaya göre ankete katılanların yüzde 44'ü, önümüzdeki üç ayda işlerinde iyileşme beklemektedirler. Ancak yüzde 31 civarındaki kesim de umutsuzluklarını sürdürmektedir. 



Ancak geçen yılın aynı dönemine göre "umutsuz" bölümde azalma olmuştur. 2009'da işlerinde açılma ve hareket olmayacağını belirtenler yüzde 37 iken bu dönem 6 puanlık bir düşüş olmuştur. Yani karamsarlık devam etse de "iyimser" bölgede de genişleme olmuştur. İhracatın kriz öncesi döneme gidiş sinyalleri, üretim artışının işareti olmaktadır. Özellikle hazır giyim, tekstil, motorlu taşıtlar, mobilya, ev aletleri, televizyon sektörlerinde üretim artışları dikkat çekmektedir. Ne var ki bu kıpırdanış, krizin "damardan" etkilediği "istihdam"da henüz görülmemektedir. Her yıl 700 bin genç nesle iş yaratmamız gerekirken mevcut işsiz sayımız 5 milyon düzeyindedir. Buna 17-18 milyon kişi olduğu söylenilen "gizli" yani kayıt dışı çalışanı da eklersek ortaya çıkan rakam umutlarımızı zedelemektedir. Ne var ki,vahşi krizden çıkış elbet de kolay olmayacaktır. Yeni yatırımlara bir çırpıda başlamak ve istihdam yaratmak kolay değildir. Bu konuda özel sektöre çok iş düşmektedir. TOBB, MÜSİAD, TÜSİAD ve TİSK bu konuda geçtiğimiz günlerde bir araya gelerek "hükümet-özel sektör" çalıştayı için adım atmıştır. İşsizlik rakamları ve giderek artma olasılığı karşısında bu çalışma lafta kalmamalıdır. Eskiden olsa kamuda 10 kişilik istihdam gerektiren yere 50 kişi alınır veya alınması için baskı yapılıp iş çözülürdü. Ama o günler artık geride kalmıştır. O politikalar ekonomiye ağır yaralar açmıştır. Artık özel sektör, istihdam yaratma konusunda kamudan daha çok sorumludur. Bu görevini de yerine getirmelidir.
1 Nisan şakasının menkıbesi
Her yıl 1 Nisan gelince geleneksel "şaka"lar yapılır. Şakaya muhatap olanla "gırgır" geçilir, kızdırılır ve gülünür. Oysa bu şakanın çok acı bir menkıbesi vardır. İşte olayın tarihe kayıtlı menkıbesi; okuduktan sonra artık "nisan şakası" yapma konusundaki eyleminiz devam eder mi bilemem.
15. yüzyılın sonlarında, Haçlı ordusu Endülüs Müslümanları'nın son kalesini kuşatır. Uzun süren bir kuşatma olmasına rağmen, kış aylarının da etkisiyle kale korunabilmektedir. Durumun zorluğunu anlayan Haçlı ordusunun komutanı değişik taktikler düşünmektedir. En sonunda 31 Mart gecesi kalenin önüne giderek bir elinde Kur'an bir elinde İncil 'Şu iki kitap üzerine yemin ederim ki, teslim olursanız bu akşam size bir şey yapmayacağım' der. Gerekli görüşmelerden sonra canlarının kurtarılması karşılığında Müslümanlar kaleyi teslim ederler. Ertesi sabah, yani 1 Nisan sabahı, Haçlı ordusu komutanı bütün Müslümanlar'ın öldürülmesi için emir verir. Bunun üzerine Müslümanlar 'Yemin etmiştiniz, bize söz vermiştiniz' dediklerinde Haçlı ordusu komutanı 'Benim sözüm size dün akşam içindi, bugün için size bir sözüm yoktur' diye cevap verir ve bütün Müslümanlar'ı orada "şehit" ettirir.
İşte o gün bugündür 1 Nisan Hristiyanlar arasında 'Hile Günü' olarak kutlanmaktadır.Ama,onlar bu hileyi,"şaka gününe" çevirmiş ve kendilerine göre, "eğlence" çıkarmışlardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder